Perşembe, Aralık 29, 2005

Kitabıma kavuştum

Sonunda günlerdir beklediğim kitabıma kavuştum. Aslında tesadüf eseri ulaştım bu kitaba. Google'da arama yaparken. Sonra orjinalini bulabilirmiyim diye aradım. Sonunda Gülçin yeni yıl hediyesi olarak bu kitabı aldı bana. İçeriği hakkında henüz bir fikrim yok fakat yorumlarımı da yazacağım. Umarım güzel bir kitaptır.

Kitabı Kitapyurdu'ndan aldık. En ucuzu orada şu an... :)

Pardus izlenimleri

Bugünler sanırım pardus anıları ile geçecek :) Zaten nereye el atsam pardus yazısı var.. :))
Neyse dün kurulumu tamamladıktan sonra biraz da kurcalama imkanı buldum. Madde madde yazayım aslında:
* Kurulum: Çoook kolay. Uzun zamandır da grafik ekranda kurulum yapmadığım için olsa gerek özlemişim. Ben kolay kurulum için şimdiye kadar Fedora'yı tavsiye ederdim ve gerçekten kolay bulurdum. Fakat pardus bana sanki windows kurmaktan bile kolaymış gibi geldi. (Zaten kolay windowstan da, ayrı konu bu neyse...) Kısa sürüyor ayrıca. (sonuçta süre kurulan paket sayısıyla doğru orantılı ama yine de kısa geldi bana:) Fakat kurulum sırasında sormuyor bize istermisin istemezmisin diye. Arkadaş kuruyor istersen sonra kaldır diyor. Bir de kurulum sırasındaki grafikler çok sevimli. Pisi ve çomar özellikle. :)
* Login Ekranı: Kullanıcıların tamamı yanda listelenmiş falan çok sevimli olmuş. Yani insanların hoşuna gidecek bir arayüzü var bence.
* Masaüstü: KDE geliyor sonuçta. KDE her zaman janjanlı bir masaüstüdür. Özellikle benim tercihim GNOME yanında fazlaca. Fakat özellikle de ben minimum görselle kullandığım için GNOME'u görenler "aaa linuxun ne kadar ilkel bir arayüzü var" diyordu. Şimdi kafalarına pardus atıcam :) Özellikle menülerin açılışı, durum çubuğundaki simgelerin üzerine gelindiğinde isminin yana doğru açılarak çıkması ilk görüşte insanları cezbediyor. (kesinlikle ve kesinlikle windowstan daha karizmatik olmuş. Ben XP'yi gördüğümde görselini çok beğenmiştim. Bu çok daha güzelmiş.) Fakat her güzelliğin bir bedeli var tabi. Benim ilkel GNOME'um kadar hızlı çalışmıyor. Olsun yine de ilk izlenim önemlidir. Pardus için çok iyi tercih bence KDE.
Uygulamalar ve Pisi: Daha önce listelerden takip ettiğim kadarıyla hep şu söz vardı: "Pisi çok kolay bir paket yöneticisi olacak" hatta Teknoloji TV'de pardusla ilgili bir söyleşi vardı, proje yöneticisi Tübitak'tan bir hoca ile. Şöyle bir soru sordu:
- Neden her şeyi yeniden yazıyorsunuz. Mesela paket yöneticisi için neden rpm veya apt değil pisi.
- Yeterince kolay ve kullanışlı değil diye.
İddalı bir söylem demiştim ben de kendi kendime. rpm veya apt'a şey atmak bu kadar kolay olmamalı demiştim hatta. Fakat pisiyi görünce şunu anladım ki; Windows'ta program kurmak bu kadar kolay değil. Tabi pisi paketleri arttıkça ve özellikle depolar çoğaldıkça daha da kolaylaşacak. Depoyu update ettikten sonra çıkan listeden seçip kur dediğiniz de otomatik olarak kurulum yapıyor. Ben denemek için wine'ı kurdum. Mükemmel oldu. Daha sonra hemen bir exe dosya indirdik masaüstüne ve sadece çift tıkladık. Sanki windowsta çalışıyorum, program çalışmaya başladı. Sadece biraz (yaklaşık 5-6 saniye) fazladan bekledik. Ayrıca en çok şaşırtan olaylardan biri de wmv uzantılı bir dosyayı açtığımızda "şu program ile açın diye uyarıp programı kurup sonra da çalıştırması oldu. wmv(windows media video olması lazım açılımı) için bile böyle bir çözüm sunması çok iyi...
Bir de unutmadan. Ulusal Dağıtım'ın avantajı. Firefox geliyor web tarayıcı için. Sık kullanılanlarında; Ulusal gazeteler, TV'ler, Bankalar falan var. Ayrıca TC kimlik numarası, vergi numarası vb. öğrenmek için linkler var. Eee Türkiye'ye özel sonuçta.
* Sorun: Sorun olmadan olur mu hiç. Hemen gözümüze çarpan sorun şu oldu. Eğer şifrenizde Türkçe karakter varsa konsolda (ctrl+alt+F1-F6) şifrenizi giremiyorsunuz :( Bugün bildirmeyi düşünüyorum uludağ ekibine.
Sonuç olarak Pardus benden 10 üstünden 10 aldı. Hadef son kullanıcı olunca gerçekten mükemmel. Bence kur internet kafeye kimse yadırgamaz. Wine ile zaten oyunlar da çalışıyor. Linux'u tanıtmak için, tavsiye etmek için ideal.
Teşekkürler Uludağ ekibi ve Tübitak.
[Edit] Ek: Ayrıca hoşuma giden bir özellik sonradan aklıma geldi. Uzak yerler diye bişey var. Üzerine tıkladığında doğrudan ağdaki paylaşım olan bilgisayarlar listeleniyor. Tabi ki samba ile windows paylaşımlar da görünüyor ve son derece sağlıklı çalışıyor. Ağ Komşularım olayının aynısı. Aynı ağda çalışan windows ve pardus uyumlu bir şekilde çalışacak. Tabi pardus için sorun yok. Windows'un sorunu da kendisinin.. :)

Çarşamba, Aralık 28, 2005

Pardus Macerası - Foto Roman

Sabahın ilk işi dün tüm gün inen pardusu CD'ye yazmaktı. (Sevgili Koray Hoca'ma teşekkürler. Uludag ve COMU ftp'leri o kadar doluydu ki, ftp'sinden benimle paylaştı...) Ardından Mustafa'nın da gelişi Pardus Macerasını başlattı. Önce Laboratuvardan bir makinayı bu işe feda etmeye karar verdik. İşte o makina:
Eee. dedim ya Mustafa ile kuracaktık İşte genç kızların rüyası, Mustafa minik pardusunun başını okşarken:


Ben de oradayım. Gören ciddi bir sansın diye ciddi poz verdim... :)

Ardından son derece kolay bir kurulum gerçekleştirdi pardus. Kurulum süresi bizde yaklaşık 15-20 dakika sürdü. Saat tutmayı akıl edemedik. Tabi kurulum sırasında güzel grafikler var:
İşte 2 karizma bir arada Panthera Pardus Tuliana(anadolu parsı) ve Panthera Mustafa Uzem (uzem parsı) :)

Gel pisi pisi :) (pisi: pardus paket yönetim sistemi)
Uzun bir emek ürünü. Yapanların ellerine sağlık. Ne diyelim bizim katkımız olmadı şimdiye kadar inşallah bundan sonra...
Veeee kurulum tamamlandı. Bir kaç küçük ayar sonunda, herşey hazırdı. Bu arada Arda da yetişti. Mustafa ile bir süre ne olduğuna anlam veremediler. Yakından incelemek lazımdı...

Yaw bütün bu işler bana kalıyor. Napalım anlattım çocuklara "Bakın bu Pardus. Ulusal Dağıtım!":
Eeee artık herkes öğrenince sevinç nidaları attık.. :)
Artık kullanmak ve test etmek zamanıdır. Onun fotoromanı daha sonra...:)

Salı, Aralık 27, 2005

Pardus 1.0

Yazmazsam çatlarım. Bugün herkes Pardus'un doğuşunu kutluyor. Dün gece yarısı saatlerinde Pardus (kurulan sürüm) 1.0 resmi olarak duyurulmuş. İndiriyorum ben de tabi ki. Gerçi yoğunluktan olsa gerek çok yavaş. Sabahtan beri %8'de. Şimdiye kadar Pardus'a uzak kaldım biraz ama şu 1.0 sürümü denemeden de olmaz.
Yoğun bir emek olduğunu tahmin ediyorum ama, ekibin bugün hissettiklerinin de tahmin edemeyeceğim kadar güzel olduğunu düşünüyorum.
Sevimli, minik parsımız, Pardus'umuz hayırlı olsun. :)
Logonun yerine bu küçük yavru benim de çok hoşuma gitti. Logo artık sık sık karşımıza çıkacak zaten ;)

Pazartesi, Aralık 26, 2005

Yeni Oyuncak

Bu UZEM benim için hala bir çok keşfedilmesi gereken yepyeni bir dünya. Uzun zamandır kullandığımız fakat inceleme fırsatı bulamadığım Dreambox uydu alıcısına el attım bugün. Yaw ne süper bir alet öyle. Bir kere güzelliğinin başında gömülü Linux işletim sistemi olması var. Alete telnet ile bağlanıp, program kurabilir, çalıştırabilir, hatta reboot komutunu kullanabiliyorsun. Hasta oldum resmen. Yaw 2.6.9 çekirdek var yaa... :)) Ayrıca yayın sırasında kayıt şansı da var. İşte burada yine Linux'a "büyüksün" diyesim geldi. Çünkü, kaydettiği dosyaları .ts uzantısı ile kaydediyor. Mustafa'nın Windows makinasına indirdiğimizde tamamen anlamsız dosya türü olarak görürken, sevgili Debian'ımdaki mplayer dosyayı hemen çalıştırdı. Tabi sonuçta olay sadece codec meselesi ama yine de mplayer'ın mediaplayer karşısındaki rahatlığı bir kez daha onaylandı.
Aaaahhh ah biraz da insanlar anlayabilse aslında Linux'un daha olay ve stabil olduğunu. Biz Linux'culara genelde "uğaraşmayı, araştırmayı seven kişiler" gözüyle bakılıyor ya, külliyen yalan. Bi kere Linux'cular tembel adamlar. İşletim sistemine, uygulamalara, codeclere otlara köklere zaman harcamayı sevmiyoruz. Ayrıca çöken makinalar, kapatıp açmalar, virüsler, trojenler bilmemneler, yok yok ben tembelim abi çekemem bunları.. :)

Cuma, Aralık 23, 2005

Yeni Template

Dün Linux dünyamın görüntüsünü değiştirdim. Ayrıntıları günceme yazdım.

Dünyama yakıştı bence.. :)

Çarşamba, Aralık 14, 2005

Pardus ve Penguence

Ulusal İşletim Sistemi fikri duyduğumdan beri saygı duyduğum bir proje. Her şeyden önemlisi ulusal olması bile sempati uyandırıyor. Çok da yaratıcı bir proje ismi var; Uludağ. Dağıtım ismi ise Pardus olarak düşünülmüş, ki Pardus, nesli tükenmiş veya tükenmek üzere olan (burası biraz meçhul) "Anadolu Parsının" latince ismi. Şimdilik pardusun sadece cd'den çalışan versiyonu var, fakat 2006 yılının başlarında kurulan Pardus'u bekliyoruz.
Peki 2006 yılında pardusun çıkması beni Debian'dan ayıracak mı? Hayır. Üzgünüm ki hayır. Ancak eminim hızlıca bir pardus cd'si edinip deneme amaçlı kuracağım. Fakat dediğim gibi sadece deneme amaçlı. En azından şimdilik böyle düşünüyorum.
Penguence dergisinin 3. sayısında gördüğüm Pardus resmi çok hoşuma gitti ve uludağ sitesinden indirip dergideki gibi düzenledim ve masaüstüme attım.
Ayrıca Penguence 3. sayısını geçen haftalarda çıkardı. Başarılı bir çalışma. İlk sayısından beri katkıda bulunsam diye düşünüp sonra da unuttuğum penguence için 4. sayıya bir kaç satır karalasam ne kadar güzel olacak.

Gezegene iniş

Geçenlerde Linux Gezegeni'ne iniş izni istemiştim. Havaalanı atrafında 1-2 tur attıktan sonra yumuşak bir iniş yaptım. :)
Gezegendeki herkese selam ve sevgiyle...

Pazartesi, Aralık 12, 2005

Inet-Tr'nin ardından...

Sadece cuma günü Inet-Tr'ye katılabildim ve 2 tane de seminer dinleyebildim. Yine de çok güzel seminerlerdi, deydi. :) Cumartesi pazar malesef gidemedim. Bu arada LKD'ye üye oldum sayılır. Sadece 1 resimle banka dekondunu yollamam gerekiyormuş. En kısa zamanda onu da halledip resmi bir LKD üyesi olacağım.

Etkinlikte bir şapka edindim. Blogumun da isim sahibi sevgili kızıma (Aylin(ux) ) çok yakıştı. İşte resmi de burda.. :) Küçük penguenim benim...

Cuma, Aralık 09, 2005

Inet-Tr 2005

Bugün saat 13:00'de Bahçeşehir Üniversitesi Beşiktaş Kampüsü'nde Inet-Tr'deyim. Sabahki açılış toplantılarına gidemiyorum ama Linux seminerlerinin tamamında oradayım.
Yaşasın, yıllar süren hasret bitti. Belki önümüzdeki yıllarda daha aktif görevler alırım. Neden olmasın... :)

Salı, Aralık 06, 2005

Linux dünyasından güzel haberler...

Son günlerde gezegen'de çok güzel haberler okuyorum. Bunlardan birincisi Open Office için çok güzel tam 371 sayfalık bir Türkçe döküman hazırlanmış. Özellikle SDÜ'de basılan Temel Bilgi Teknolojileri Ders Notlarının nasıl hazırlandığını bildiğim için bu tür çalışmaların zorluğunu iyi biliyorum. Ersan Yıldırım'a çok teşekkür etmek lazım bu çalışma için. Open Office Türkçe Kullanım Kılavuzu.
Gelelim 2. güzel habere. Neden bu kadar heyecanlandığım bilmiyorum ama dün okurken çok hoşuma gitti.Belki de Çanakkale'ye olan özel ilgimden. Ç.O.M.Ü. 'de çalışan ve kendisini henüz tanımadığım Necdet Yücel yazmış. (Aslında kendisini tanımasam da ÇOMÜ'ye gittiğim bir seferde bana "örnek" olarak gösterilen bir arkadaştı. Doğrusu o yüzden biraz da itici gelmişti. O gün tanışabilsek eminim iyi anlaşırdık. Aslında ondan behseden kişi belki de biraz sinir bozucuydu. Derdim N.Yücel ile değil de diğer şahısla olsa gerek. :) )Ç.O.M.Ü. Bilgi İşlem Daire Başkanlığı ile Çanakkale İl Sağlık Müdürlüğü ortak çalışması ile İlçeler de dahil olmak üzere tüm sağlık ocakları Linux ve OpenOffice kullanacakmış. Bu mükemmel bir haber bence. Sonuç olarak sağlık ocaklarında kullanılacak uygulamalar , web ve office tabanlı uygulamalar. Bu sayede İl Sağlık Müdürlüğü 400.000 YTL lisans ücretinden kar etmiş olacak. Keşke tüm kurumlar bu mantıkla hareket edebilse. Devir ekonomi devri arkadaş... :) Özgür Çanakkale Projesi Hayırlı Olsun. Umarım başarılı olurlar. Özellikle de N.Yücel'e tebrikler... Çanakkale yine emperyalizmin karşısında... :) N.Yücel'in haberi burada.
Bu hafta Bahçeşehir Üniversitesi Beşiktaş Kampüsünde Inet-Tr başlıyor. Bu yıl 10. su yapılacakmış . Ben ilk kez katılabileceğim. İnşallah izin alabilirsem cuma günü özellikle Linux seminerlerine katılıp LKD penguenleriyle tanışmak için Beşiktaş'ta olacağım.
Bir de UZEM'deki çalışma arkadaşlarımdan Mustafa'nın yüksek lisans tezi IPv6 üzerine. Fakat M.S. Windows henüz IPv6 desteklemiyormuş. (Hiç şaşırmadık:) ) Bu yüzden de uzun yıllardır IPv6'ya destek veren GNU/Linux dünyasına onu da ekledik sayılır. Debian GNU/Linux ile IPv6 denemeleri yapıyor. Hatta bir IPv6 gateway'i bile yaptı. Tabi henüz linux dünyasında çok yeni olduğu için sık sık ortak çalışmamız gerekiyor. Ben ondan IPv6, o benden Linux öğreniyor. Şu an ben de IPv6 ile çıkabiliyorum internete(IPv4 ile birlikte). Hatta IPv6 adresim: 2001:4bd0:2031::aaaa:50
Daha ne olsun ki... :) Özellikle şu Çanakkale projesine çok sevindim. Keşke elimizden gelse de biz de destek verebilsek.

Perşembe, Aralık 01, 2005

2. Zafer günü


Grub'dan acpi=no satırını eklemek işe yaradı. 2 Gündür makina hiç kilitlenmedi. Yeni çekirdeklerde bu sorun çözülmedikçe çözümü budur diyebilirim.. :)

Pazartesi, Kasım 28, 2005

Cuma günü tüm gün çekirdekle uğraştım

Cuma günü tüm gün IBM makinamın sorunu ile uğraştım. Google'da ararken bulduğum bir link beni baya heyecanlandırdı. Sorunla ilgili olarak, bu sorunu çözdüğünü söyleyenler vardı. Bu linkte: http://bugs.donarmstrong.com/cgi-bin/bugreport.cgi?bug=284477
Neyse, sitede de yazdığı gibi çekirdeği yeniden derlemek gerekiyormuş. Bu da bana ilk kez debian'da çekirdek derleme sorunu çıkardı. Gerçekten problemli iştir çekirdek derlemek. Bir sürü sorun çıkar çoğu zaman. Ama Debian'da onun da kolay olduğunu öğrendim. Gerçekten şaşırdım. Şimdi nasıl yaptığıma geçeyim;
Önce çekirdek kaynağını indirmek gerekiyor. Ben de sitede yazdığı gibi 2.6.8 çekirdeği kullanmaya karar verdiğim için 2.6.8 çekirdeğin paketlerini aradım;
#apt-cache search kernel-source

Bu sayede indirebileceğim kernel-source paketlerinin listesi çıktı karşıma tabi ki tam isimleri de. Listeden gözüme kestirdiğim; kernel-source-2.6.8 dosyasını da indirdim tabi ki hemen;
#apt-get install kernel-source-2.6.8

kernel-source paketi otomatik olarak, /usr/src altına kernel-source-2.6.8.tar.bz2 adında bir dosya indiriyor. Bu paketi de açtım;
#tar -jxvf kernel-source-2.6.8.tar.bz2

Bu sayede kernel-source-2.6.8 adında bir klasörüm oluştu. İşte çekirdek kodlarım. :)
Ayrıca, çekirdek kodlarımın sistemde olmasını istediği bazı paketler daha varmış; onları da apt-get ile kurdum hızlıca;
#apt-get install libncurses5-dev libdb3-dev libqt3-mt-dev tk8.4-dev xspecs
#apt-get install initrd-tools module-init-tools

Sonra bir sembolik link oluşturdum linux adında, az önceki kernel-source-2.6.8 klasörü yerine.
bunun için /usr/src altında;
#ln -s kernel-source-2.6.8 linux

Bu sayede artık #cd linux dediğimizde aslında kernel-source-2.6.8 klasörüne girebileceğim.
Şimdi asıl önemli kısma geldim; Sayfada gördüğüm ayarları çekirdeğe nasıl uygulayacağım. Ben her zamanki gibi make menuconfig altında görebileceğim sanmıştım ama orada göremedim bu şekilde ayarlar. Eyvah nerede yanlış yapıyorum derken olayı çözdüm; config dosyasını düzenlemem gerekiyormuş listedeki gibi.

#cp /boot/config-2.6.8-1-386 .config

ile /usr/src/linux altına benim kullandığım config dosyasını .config adıyla kopyaladım. Daha sonra debian tarzı çekirdek derlemenin esprisi de buymuş ki; bu .config dosyası içinde düzenleme yaptım verilen linkteki gibi. :) (Tabi ki vim ile o satırları düzelttim) Sonra da bu config dosyasını çekirdeğe tanıttım;
#make oldconfig

Bu biiir dedim. Daha sonra menuconfig ile menuden konfigurasyon yapılabiliyor.
#make menuconfig (bunun yerine xconfig de kullanılabilir tabi ama o zaman x kullanıcısı ile açmak gerekiyor yoksa debian'da yemiyor kosnolda root'ken make xconfig yazmayı.)

menüden de extra düzenleme yaptım. (aslında yapmadım da yapılabilir diyelim) Sıra geldi, çekirdeğin derlenmesine; dım dım dım dım :)
# make-kpkg clean
# make-kpkg kernel-image --append_to_version .25112005 --revision r1 --initrd

veeeeeeee sonuç; HATAAAAAAA :(
Bir sürü satırdan sonra şöyle bir ekran;

LD usr/built-in.o
CC arch/i386/kernel/process.o
{standard input}: Assembler messages:
{standard input}:861: Error: suffix or operands invalid for `mov'
{standard input}:862: Error: suffix or operands invalid for `mov'
{standard input}:1055: Error: suffix or operands invalid for `mov'
{standard input}:1056: Error: suffix or operands invalid for `mov'
{standard input}:1122: Error: suffix or operands invalid for `mov'
{standard input}:1123: Error: suffix or operands invalid for `mov'
{standard input}:1190: Error: suffix or operands invalid for `mov'
{standard input}:1191: Error: suffix or operands invalid for `mov'
{standard input}:1300: Error: suffix or operands invalid for `mov'
{standard input}:1312: Error: suffix or operands invalid for `mov'
make[1]: *** [arch/i386/kernel/process.o] B d 1
make: *** [arch/i386/kernel] B d
#

Amaaann tanrım. Bu hata ne yaaaaa? Neyse biraz daha araştırma sonucu bu hatanın da çözümü meğer bir patch ileymiş. Demek ki önce çekirdeğe patch (yama) yapacağız. Peki dedim. Yamayı indirdim; Bu arada bahsi geçen yama bu: PATCH Bu yamanın inmesi de yetmiyor tabi; ki çekideği yamamak için; make oldconfig yaptıktan sonra;

# patch -p1

ile çekirdeği yamadım. Ardından yine sırayla; make menuconfig (lazımsa) ve make-kpkg komutları. Yaşasın devam ediyor. Az önce hata verdiği yeri geçti. Biraz beklemeli derken baktım amcanın bitirmeye niyeti yok. Bir çay kahve mail arası. Aradan 1 saat sonra falan HATASIZ bir şekilde çekirdeğim derlenmiş, yetmemiş kpkg sayesinde çekirdeğim kernel-source kernel-image-2.6.8.25112005_r1_i386.deb adında deb paketi yapılmıştı. (Bu ne büyük bir lüks ya) Kalan sadece .deb paketini dpkg ile kurmak. Bunu da tabi ki;
# dpkg -P kernel-image-2.6.8.25112005_r1_i386.deb

ile kurdum ve gruba bile ekledi yeni çekirdeği. Daha sonra temizlik kaldı geriye. Önce; oluşturduğum linux sembolik linkini kaldırdım.
Peki sonuç ne oldu? Cuma akşam çıkmadan önce makinamı yeni çekirdekle açtım. Ardından 2 gün açık kaldı. Pazartesi sabahı heyecanla gelip makinama baktım. Sorunsuz görünüyordu. Kullanıcı adı, şifre girdim. Hemen sonra X'de bazı sorunlar oldu. Belki de nvidia sürücülerini yüklemediğim için olabilir diyorum. Bir de o şekilde deneyeceğim. Ayrıca son deneme şeklimde grubtan ACPI=Off yaparak olacak. Bunu yaparsam herhalde makina sadece elle kapatılabilcek ama olsun deneyeceğim. Bu arada ne çok şey öğrendim ya... :) I love this game(=linux) :)
Bir de bu sorunu yaşayanlara en üstteki çözümü bulduğum sayfada yazan alternatif çözüm, bios update ama ben öncelikle çekirdekten veya linuxtan çözmek istiyorum.
Sonuçlar yine blogta.. :)

Çarşamba, Kasım 16, 2005

Open Office2.0'da Java ve Zemberek

Koray Hoca sayesinde ben çok şey öğreniyorum gerçekten. Hocam, bana ilk üniversite 4. sınıfta başladı birşeyler öğretmeye hala devam ediyor. Sağolsun. :)
Bugün openoffice 2.0'da java ile ilgili bir sorun yaşamış. Nasıl kurarız diye sordu. Ben başta yanlış anlayıp, firefox'a java nasıl eklenecek sandım önce oradan başladım sonra her ikisini de çözdüm. Hatta bu sayede uzun zamandır "kurup bir deneyeyim şu zembereği" diyordum, bahane ile kurmuş oldum. Şimdi nasıl yaptım ona geleyim;
Önce Firefox için Java eklentisi;
Aslında işe tabi ki javayı indirirek başlıyoruz. http://www.java.com dan java paketini indiriyoruz. Zaten Linux kullananlara doğrudan; bu sayfa açılacak. Buradan sanırım isteyenler rpm ile kolayca kurabilecek fakat benim gibi debian kullananlar da kolayca bin paketinden işini görecek. bin paketi indikten sonra, konsolda
$ sh jre-1_5_0_05-linux-i586.bin
komutu ile bu dosyayı açıyoruz. Zaten bu işlemi yapınca doğrudan bulunduğu klasöre jre1.5.0.05 diye bir klasör oluşturuyor. Sistemde herkesin kullanabilmesi için bu klasörü uygun bir konuma alabiliriz. Örneğin /usr/share gibi. Daha sonra Firefox için; home dizini altında .mozilla/plugins dizini içine libjavaplugin_oji.so dosyasının sembolik linkini ekliyoruz. Bunu da kolayca, şöyle yapabiliriz; önce .mozilla/plugins dizinine gider ($ cd /home/...(kullanıcı adı)... /.mozilla/plugins) orada:
$ ln -s /usr/share/jre1.5.0_05/plugin/i386/ns7/libjavaplugin_oji.so
yazarsak pluginler içinde libjavaplugin_oji.so dosyasının sembolik linki oluşur. Eğer çalışan Firefox varsa kapatıp açıldığında artık java eklentileri çalışacaktır. Test için;
http://www.java.com/en/download/help/testvm.jsp

Geleyim OpenOffice 2.0'a. Aslında o daha da kolaymış. :)
Araçlar menüsünde seçenekler içinde JAVA diye bir başlık var. Altında Java seçenekleri var tabiki. "Önceden yüklenmiş Java çalıştırma ortamları (jre)" kısmına az önce yüklediğimiz java klasörünü Ekle... diyerek gösteriyoruz. Zaten bu işlemi yapınca doğrudan ismini görüyoruz "Sun Microsystems In.c." falan diye. Böylece artık OpenOffice 2.0'ımız javayı tanıyor. Zemberek eklemek için de; Araçlar-seçeneklerden Yazım Yardımı seçiyoruz. Zemberek Yazım denetleyicisi seçip bir de open office'i kapatır açarsak artık canavar gibi zemberek ile yazım denetimi yapabiliyoruz... Aslında OpenOffice 2.0 Türkçe zaten zemberek eklentisi ile geliyormuş da haberimiz yok. :)
Bu arada www.serdaraytekin.com özel teşekkürler...

Pazartesi, Kasım 14, 2005

Ah IBM vah IBM :)

İ.T.Ü.'deki işime başladığım gün bana bir IBM Thinkcentre M42 verdiler. Tabi ki ilk günden formatlayıp Debian'ımı kurdum. Ayarladım falan derken, akşama makinamı da açık bıraktım. Geldiğimde, makina açık olmasına rağmen işlem yapmıyordu. Hayır yapıyordu, sadece o kadar yavaşlamıştı ki. Bir anlam veremedim. Kurulum sırasında net bağlantısında da bazı sorunlar vardı belki ondandır deyip bir daha kurayım sıcağı sıcağına dedim. Kaybım yoktu nasıl olsa. Ertesi günlerde de aynı sorunu çıkardı. Fakat sorun makina reboot edildiğinde geçiyordu. Demekki sorun o değilmiş dedim ve bu sefer donanıma sardırdım. (Debian'ıma toz kondurmuyorum ya :) ) RAM'i değiştirdim, olmadı, kasayı komple değiştirdim olmadı. Artık sorunun işletim sisteminden olduğuna karar verdim ve araştırmaya başladım. Google Amca bana bir çok sorun çıkarttı ki, meğer Debian'ın kullandığı çekirdekmiş sorun, veya ben öyle anladım. 2.6.8 çekirdek kullanıyordum, denemek için 2.6.12 kurdum fakat 2.6.12 çekirdek sadece 1-2 saat sonra aynı sorunu çıkardı. Araştırmaya devam ediyorum, bu sorunu çözeceğim eninde sonunda. Aslında çözümü yazacaktım direk ama zaman alabilcek gibi. Fırsat bulmuşken de ayrıntıyı yazayım da, sonra çözümü de belki bu başlığın altına atabilirim.

Perşembe, Kasım 10, 2005

GNU/Linux Güncesi

GNU/Linux'a başlayalı 3-4 yıl olmuş. Redhat ardından Fedora, derken maceralı bir Debian süreci. Bu süreç içinde bir çok takıldığım sorunları bazen arkadaşlarımın yardımıyla bazen de sevgili Google amca ile çözdüm. Bu sırada da şunu çok iyi anladım; "dökümantasyon şart". Hem kendim için -ki daha sonra aynı sorunla karşılaşınca daha hızlı çözebilmek ve hatırlamak için-, hem de benim gibi, sorun çözmek için google'a bakıp, çözüm arayanlar için. Nasıl ki başkalarının yazdıklarından faydalandıysam sıra bana da gelmeli artık.
Bu düşünce ile Linux güncemi ayırmaya karar verdim. Bundan böyle yaşadığım sorunlar, çözümleri (çözebilirsem tabi) bu güncede olacak. Yani sadece teknik bir günce bu. Umarım faydası olur

Salı, Haziran 14, 2005

Fedora Core 4 duyuruldu

Fedora Core 4, dün (13 haziran) duyurulmuş. Eskiden heyecanla beklediğim Fedora sürümlerinin şimdi ancak 1 gün sonra haberini alıyorum…
Eminim güzel bir sürüm hazırlamıştır sevgili “Kırmızı Şapkalı” dostlarımız… Yeni başlayacak Linux’culara tavsiye edebilceğim en sağlam, en kolay dağıtım.

Cumartesi, Haziran 11, 2005

İşte blog kullanmanın faydaları :)

Yalovada internet cafe’deyim. Maillerime baktım, blog’uma yazdım vakit geçirirken Gezegen Linux’a bakayım dedim. Fatih Arslan, NVU diye birşeyden bahsetmiş. NVU, Frontpage,Dreamweaver gibi, Mozilla engini kullanan, kücük ve sadece bir web-editörüymüş… :)
Pazartesi ilk iş, apt-get ile indirilecek ve denenecek. Böyle bir programa çok ihtiyaç vardı bence

Salı, Haziran 07, 2005

Debian Sarge Duyuruldu

Debian GNU/Linux 3 yıllık çalışmanın ardından, kod adı “Sarge” olan testing sürümünü stable olarak duyurdu. Haberi Debian Türkiye Kullanıcılar mail listesinden aldım. İlk duyuran da Selçuk Erdem’di.

Daha sonra listede uzun tartışmalar dönmüş bu konuyla ilgili… Mesela bir arkadaş “ne kadar çok heyecanladığından” bahsetmiş, başkası “o kadar da önemli değil” demiş. Cevap Recai Oktaş’tan gelmiş, - ki kendisi debian’ın dünyadaki geliştiricilerinden biridir - ; “Yarın bir gün torunların sorar,’ dede sarge çıktığında sen ne yapıyordun?’” :D İlk başta bana da garip geldi bu söylem. Fakat sonra verdiği linki inceledim;Bu link… Ardından karar verdim, bu yazıyı torunlarım için olmasa da şimdiden küçük penguen olarak yetiştirmeye başladığım kızım için yazıyorum:
“Sarge çıktığında biz Isparta’daydık. Hani şimdi Koray Amcanlar, :P Sadettin Amcanlar, İsmail Amcanlar var ya orada… :D Ben bir sabah üniversitedeki işime geldim. Maillerime bakarken gördüm haberi. Üniversite içindeki listelere mail yolladım ardından. Sonra da oturup bu satırları yazdım…” :D
Debian “Etch”, hoşgeldin…

Perşembe, Haziran 02, 2005

Linux macerası filmi

Koray Hoca’nın günlüğünde Linux macerasını dizi tadında yazmasında sonra bari ben de yazayım ama dizi değil de tek parça film olsun dedim :D
Yıl 1999, Okulum bitti, annemin de sözüyle emekli ikramiyesiyle bir celeron 466 PC aldık. Bu arada DOS ve Windows’tan başka işletim sistemleri olduğunu, bunların en babasının UNIX olduğunu öğrendim ve kendime Dr. Yalçın Özkan’ın “UNIX” kitabını aldım. Bu arada bilgisayar dergilerinin, özellikle CHIP’in hastasıyım ve bir sayıda “winlinux” adında bir program verdi. Bu windows altında program gibi kurulan bir linuxmuş. Bunu kurdum ve ilk Unix/Linux komutlarını bu programla denedim. Ama sonuçta sadece windows altında çalışan bir programdı…
Yıl 2000, öğrenciliğimde çalışan 3 kişiyi (Semiha, Koray ve Ziya Hocalar) camdan görüp, cennet olarak tanımladığım Bilgi İşlemde çalışmaya başladım. Eylül ayında, yeni çıkan, gayet sempatik kırmızı şapkalı dostumuz Redhat ilgimi çekti. Bilgisayarımda çift işletim sistemi çalıştırabilirmişim diye diğer bölüme RedHat Linux kurdum. Amanın, ne kadar güzelmiş bu böyle arayüzü falan çok değişik. İlgimi çekti. Daha önceden de biraz Linux’a aşina olunca daha da sempatik geldi. Fakat bir gün Gökhan Hoca gelip, “Ne güzel, Linux kullanıyorsun, kolay gelsin. Ama RedHat Linux’un Windows’udur. Şirkettir. Yakında paralı olması falan gündemde” gibi sözlerle içime bir kurt düşürdü. Tavsiye ettiği Slackware ise çok zordu ya… Bu arada “Root of SDÜ” Volkan Hoca kendi derdinde bana alışmaya çalışıyordu. İçime kurdu sokan Gökhan Hoca kısa bir süre sonra KoçNet’e geçti, bütün yük Volkan Hoca’ya kaldı. Adamın benle uğraşacak zamanı yokki… Ben de nasıl olsa çift işletim sistemi diyerek, bi sorun mu var geç Windowsa yap. Sonuç. Bir süre sonra nasıl olsa kullanmıyorum boşuna diskte yer tutmasın diyerek Linux’a veda ettim… (Yorum: Ahhh kafama ….) :)
Yıl 2002. Windows’tan çok sıkıldım. Bu arada (yanlış hatırlamıyorsam) RedHat 8.0 çımış, Sertaç kurmuş bilgisayarına, denemek için. Ne güzel ya. Tekrar denesem mi? Yeniden Kırmızı Şapkayı selamladım. Fakat korktum kmseye söylemeye. Daha önceki kötü tecrübe yüzünden çok dalga geçtiler. Ama kararlıyım bu sefer öğreneceğim. Kendi kendime, diskimi formatladım ve RedHat kurdum. Ama, bu sefer yapamadım deyip Windows’a geçmek yok. Bir süre sonra takılmalar başladı ve “imdaaatt yardııımm” demek gerek. Korkumdan Volkan Hocaya gidemiyorum ki. Diline düşmek var. İsmail Hoca’nın eski olaylardan haberi yok diye en doğru insan bu iş için. :) Tabi öğrendiğinde çok şaşırdı. “Aaa sen Linux kullanmaya mı başladın?”, “Evet yaklaşık 1 aydır :) “. Sonra döküman oku, sorun çözmeye çalış. Zamanla bu iş zevk vermeye başladı. Hatta aradan aylar geçmişti ve diskimde gereksiz yere Windows yer tutuyor. Format windows :) Yaşasıınnn…
Bu arada Kırmız şapkalı dostumuz isim değiştirdi “Fedora”… (Fedora konusundaki ayrıntılar Koray Hoca’nın günlüğünde…)
Yıl 2004. Bilgi Üniversitesi Özgür yazılım ve açık kaynak günlerine gitme fırsatım oldu. Ian Murdock, Debian Linux’un yaratıcısı… Karizmatik bir amca… En değerli konuklardan biri, diğeri de Richard Stallman Gnu’nun yaratıcısı… Sürekli özgürlük, özgür yazılımın şartları falan diyorlar. Bu arada Gökhan Hoca’nın dediği çıkmış, RedHat iyice şirket havasında, Bilgi İşlem’de Tao’cular geziyor.. :D … Dağıtım Değiştirme Zamanı; Acaba Tao’mu yoksa karizmatik Ian Amca’nın Debian’ı mı. Bir kez daha Ian Amcayı, “Koray Hoca’nın indirdiği” DivX’ten seyredince Debian’da karar kıldım. Diskin boş bölümüne Debian Woody. (O zaman testing mantığını bilmediğim için stable sürüm woody. Amanın Kernel 2.2, Gnome 1.4 (yanlış hatırlamıyorsam). Bu neredeyse 5 yıl önceki bilgisayarı kullanmak gibi bir şey. ) Ama zaten zar zor kurmuşum, sadece kurmak için kaç tane döküman okumuşum yine de anlamamışım. Ama Gülçin’in İstanbulda olduğu tarihe denk gelince, akşam 9′lara kadar okulda Debian ile debelenebilmişim. Fakat sonuç, hüsran… Ama, güzel olan taraf şu, Debian’da ipleri daha çok elimde hissedebiliyorum. Dedim ya mazoşist bir şekilde zevk alıyorum debelenmekten. Hatta bir çok şeyi de baştan öğrenmekten. Örneğin RedHat’ta öğrendiğim “service …. start/stop” burada yok… Bu debelenmelerim, ilk başta Debian’a biraz sıcak bakan Koray Hoca’yı korkuttu. Onun aldığı karar “Debiandan uzak dur”… Bense Debiandaki stable, testing, unstable mantığını anlayınca Debian Sarge’a (Testing) terfi ettim. Ama ne güzel ya, yeni sürüm için baştan kurulum yok. apt-get diye bi şey var, # apt-get dist-upgrade ile bir üst sürüme geçebiliyorsun. Ben sevdim bu Debian’ı, devam etmeli artık.
Son; Debian yorumları başlı başına zaman alır. Nitekim sürekli de öyle oldu böyle oldu diye yazıyorum. Bir de filmlerin sonunda olur ya, kahramanlar ne yaptı. Şimdi sıra onda;
Gökhan Hoca: Hala KoçNet’te. Kendini aşmış. Güvenlik konusunda özellikle…
Sertaç: Hakettiği üzere, sistem gurubunda çalışmaya başladı. İnşallah yakında kadrosu da gelir de hakettiği yerde kalıcı olur.
Volkan Hoca: Hala root of SDÜ. Yazmayı unuttum sanki hiç katkısı olmamış gibi ama bana çok destek verdi. Hala da devam ediyor…
İsmail Hoca: Sevgilim. Yine de hakkı yenilemez belki de bana en çok yardım eden kişidir. Hala Bİlgi İşlemde, 2. root olarak iyi işler çıkarmaya devam ediyor…
Koray Hoca: Tao’cu olduktan sonra Tibet’e yerleşmeye karar verdi ve gitti.. :D (Eheheheh çok güldüm buna…)
Emre: Hala Debian’ı ile debeleniyor…
The Son…

Çarşamba, Haziran 01, 2005

ReiserFS ile dolu dolu

Kaç gündür yazamadım. Nedeni de bilgisayarımın çökmesi oldu. (Aaaaa Linux çöker mi?) Evet çöker, neden çökmesin. Önemli olan çöktükten sonra toparlanabilmesi. :)
Olayı baştan alayım. Perşembe günü aşı falan derken öğleden sonra odaya pek gelmedim. Aşırı yağmur ve şimşek var. Bir anlığına elektrik gitmiş ve gelmiş. BU arada benim /dev/hda1 ve boot uçmuş. (Bu arada Erten’in de harddisk’i de gitmiş) Bilgisayarı açmaya çalıştım ama başarısız oldum. :( Knoppix yardımıma yetişti. Knoppixle açıp hda1′i mount etmeye çalıştım ama hda1 reiserfs olduğu için mount etmedi ve hata verdi. Aman Allahım, ilk kez kullandığım reiserfs dosya sistemi tuhaf bir hata veriyor mount için. Ama /hda4′teki eski debian’ım sorunsuz. Orayı mount edip, grub için geçici olarak oradakini tanımladım ve eski debianımı kullanmaya başladım. Fakat hala mount edemiyorum. :( Dostumuz google aramaya devam ediyor sorunu çözmek için. Sonunda anladım ki reiserfs dosya sistemi bozulmuş. Ama düzelebilirmiş. Peki pek güzel. Bu sefer reiserfsck imdada yetişiyor. Biraz uğraşarak dosyaları ve dosya sistemimi kurtarıyorum. Kaybettiğim dosyalar /lost+found’da çıkıyor. :) Heyooo.. Bir de en sağlıklısı sistemi baştan kurmak, çünkü düzenlemekle uğraşmakla aynı vakit. Dün yeniden Debian Sarge …
Bu yüzden kaç gündür tek derdim buydu. Ama mutlu sonla bitti.

Cuma, Mayıs 20, 2005

Selçuk Erdem

Şenlik başladı. Ben Ispartadayım. Tek tesellim var, seneye şenliğe kızımla gitmek. Hatta eğer yapabilirsem ona bir penguen kostümü ayarlamak.
Bu seneki şenlikte beni en çok üzen konulardan biri Selçuk Erdem’in(Kısaca S.E. :) ) “debian” paneline katılamamak. Şenlik afişlerinin hazırlığından, başlayan S.E. muhabbeti bugün sonuca ulaştı. “S.E. Debian mı kullanıyor yoksa geyik yapmak için mi katılacak”, “Debian camiasından birinin dostudur, o ayarlamıştır” derken bu sabah Debian mail listesine attığı maillerle şoka girdim. Sanırım S.E. bir Linux kullanıcısı ayrıca dağıtım olarak da Debian’ı seçmiş. Laptopta APM hakkında sorular sormuş, bir de başka bir mailde debian standı için hazırlanmış posterlerden bahsediyor. Hatta gelemeyenler için (mesela ben :( ) web’e koymuş. Adresler;
http://www.selcukerdem.com/debian/poster01.jpg
http://www.selcukerdem.com/debian/poster04.jpg
S.E. Ellerine sağlık. En sevdiğim karikatüristdin, yerin şimdi daha da pekişti… :)

Çarşamba, Mayıs 18, 2005

Debian'da iptables

Bir süredir Debian’da iptables olayını çözmeye çalışıyorum. Alışmışım RedHat/Fedora dağıtımlarında, /etc altındaki iptables dosyasına yazıp, #service iptables start yazmaya, debianda, komut satırından tek tek yazmak sorun oldu. Asıl sorun makinanın yeniden açılmasında yazdığım kuralların gitmesiydi. Aradım ama internette bulamadım. Sonunda Debian Türkiye Mail Listesi’ne attığım maille gelen yanıtlarla sorunu çözdüm. Özellikle Tonguç Yumrul’tan gelen mail epeyce işime yaradı. Hatta buraya da ekleyeyim de arşiv özelliği kazansın dedim. Debian Türkiye Listesine teşekkür etmeliyim galiba… Teşekkürler… :)

————- T. Yumruk’tan gelen mail —-
Genelde /etc/init.d altına yazılan bir script ile iptables kurallarının
ayarlanması Debian’da pek tercih edilen bir yöntem değil bildiğim
kadarıyla. Bunun yerine her arayüz için /etc/network dizini içindeki
if-up.d gibi dizinlere birer script koyulması öntemi tercih ediliyor
bildiğim kadarıyla. Eğer bu yöntemi beğenmezseniz /etc altına
koyabileceğiniz hazır bir script (Deiban Woody’de kullanılan script)
/usr/share/doc/iptables/examples/oldinitdscript.gz olarak mevcut. Bunu
/etc/init.d dizini altına atıp update-rc.d ile uygun bir runlevel’a
yerleştirirseniz sistem açılış/kapanışı sırasında kurallarınız
yüklenecektir. Yalnız tabiiki bunun için önce bir sefere mahsus
kuralları kaydetmeniz gerekir. Bunun için de kurallarınızı yazdıktan
sonra /etc/init.d/iptables save active komutunu vermeniz gerekir. Bu
komutla o anki kurallarınız (yanlış hatırlamıyorsam)
/var/lib/iptables/active dosyasına kaydedilir.

“active” açılış sırasında, “inactive” kapanış sırasında yüklenen ptables
kurallarıdır. Bunların dışında çeşitli kuralları yazıp cron yardımıyla
farklı saatlerde farklı kurallar işlenmesini sağlayabilirsiniz.

Sevgi Saygı GNU/Linux
#######################
When speculation has done its worst, two plus two still equals four.
– S. Johnson
#######################
Tonguç Yumruk

Salı, Mayıs 17, 2005